30 Mart 2016 Çarşamba

Amerika'da Yaşam ve Kaçak Çalışmak


Yakında Amerika'da bulunduğum süre hemen hemen dört yıl olacak.Şu ana kadar sadece bir kez gittim Türkiye'ye, o yuzden hatalarım olursa kusura bakmayın. 

Amerika'ya gelmeyi düşünen arkadaşlar, eğer ilk kez geleceklerse çok büyük hayaller ve düşünceler içinde gelmesinler. Amerika bizim o sinemalarda gördüğümüz
filmlerdeki gibi değil, genelde çok daha farklı. Herkesin dediği fırsatlar ülkesi lafı da bence biraz abartı. Kültürleri ve de şehir yaşantıları çok farklı. New York, Los Angeles, Chicago gibi birkaç büyük şehir dışında Türkiye'deki gibi birbiri içine girmiş bir şehir yaşantısı görmek çok zor. 

Eğer küçük bir şehirde okuyorsanız bir arabaya gerçekten ihtiyacınız olacaktır. Yurtta veya okula yakın bir yerlerde kalırsaniz, araba sadece dışarı çıkmak, gezmek, sağa sola gitmek için kullanırsınız. 

Buradaki Amerikalı insanlar genelde canayakın ve arkadaş canlısı, ama tabii hepsi değil. Okullardaki 'fraternity' ve 'sorority' gruplarının üyeleri pek fazla arkadaş canlısı değil, sizlerle pek fazla konuşmak istemezler. Hatta bu üyeler üye olmayan Amerikalıları bile genelde çok yakın görmüyorlar. Sadece merhaba demekle yetiniyorlar. Ama insanlar iyi ve de yardımcı, İngilizce'nizi ilerletmenize çok faydaları oluyor. 

Amerika'daki yaşam biçimi gerçekten de çok farklı. Trafik olayı çok fazla değil. Hatta öyle ki, New York ve Chicago dışında gezdiğim şehirlerin hiçbirinde ben daha trafik polisine rastlamadım. İnsanlar gerçekten de trafik kurallarına muhteşem bir şekilde uyuyorlar. Zaten trafik cezaları da çok pahalı. Eğer araba alırsanız araba sigortası yaptırmak zorundasınız. Sigortanızı bence 'full coverage' yaptırın, çünkü kaza yaparsanız masraflar çok fazla. Sigortalar gerçekten pahalı, sigorta yaptırırken evli olduğunuzu belirtin, fiyatta büyük bir indirim yapıyorlar. 

İnsanlar 'football' izliyorlar, bizim oynadığımız futbola ise 'soccer' diyorlar. Hele Amerikan futbolu final maçında herkes kesin evinde bira içip pizza yiyerek maç seyrediyor. Burada farkettiğim en büyük farklılıklardan biri de insanların kurallara hassasiyetle uymaları ve Amerika'da yaşayan herkesin hiçbir ayırım olmadan aynı haklara sahip olması. Ayrıca yaşam standartları genelde oldukça yüksek. Amerikan halkı rahata çok fazla alışmış bir toplum. İki adım ötedeki markete bile arabayla gidiyorlar, biraz tembellik söz konusu gibime geliyor. Zaten genel olarak fazla kilolu bir toplum, ve de bunu reddetmiyorlar, gerçeklerden kaçan bir toplum değiller.

Burada okurken bir iş bulmak istiyorsaniz öncelikle iş izni almanız gerekiyor. Bunun için de en az 9 ay boyunca okula devam etmiş olmanız gerekiyor. Daha sonra INS'e (Göçmen Bürosu) belgelerinizi yolladıktan sonra size part-time, haftada 20 saat çalışma izni veren bir kart yolluyorlar. Ben şu an çalışıyorum, ve de çalıştığım şirket pek fazla umursamıyor 20 saat sınırını. O yüzden kimi zamanlar bana 35-40 saat veriyorlar her hafta. Okurken çalışabilirseniz bu size gerçekten de çok yardımcı olur. Ayda 400 USD veya daha fazla kazanabilirsiniz. Bu da sizin ekstra harcamalarınıza, kiranıza falan katkıda bulunabilir.

Ben memleket özlemine alıştım ama yine de arada sırada Türkiye'de olabilme isteğim oluyor. İşte böyle zamanlar çok zor olabilir. Bu zamanlarda fazla düşünmenize, kendinizi yıpratmanıza gerek yok. Birçok telefon şirketi var. Dakikasına 20 ila 40 sent arası değişen bir ücret ödeyerek Türkiye'ye telefon açabilirsiniz.Ben bu şirketleri kullanmıyorum. Onun yerine hazır telefon kartlarını tercih ediyorum. En son satın aldığım bir telefon kartına 10 USD verip 89 dakika konuşabildim. Bu tür telefon kartları her yerde satılmıyor. O yüzden internetten de sipariş vermeyi deneyebilirsiniz.

Hepinize bol şanslar, başarılar...

14 Mart 2016 Pazartesi

Amerika Boston'da Yaşam - Bir Hikaye


İki yıldır Boston'da yaşayan bir Türk olarak sizlerle bazı tecrübelerimi paylaşayım dedim…Gelişimin hikayesi başka bir haftanın yazısına kalsın

Bütün bu yazdıklarımın Massachusetts Eyaletinde yaşanmış olduğunu ve Amerika'da kuralların ve uygulamaların eyaletten eyalete değişiklik gösterebileceğini de en baştan hatırlatmak isterim

Massachusetts eyaleti (özellikle Boston ve çevresi) 50'nin üzerindeki okul sayısıyla Amerika'da "Eğitimin Kalbi" olarak kabul edilir. Bunu vaktiyle gezgin milletimiz de farketmiş olduğundan (Türk öğrenci nüfusunun en yoğun olduğu yer olarak) "Bostancı" olarak da anılır bazılarınca. Eğer "Ben soğuğa (kışın eksi 20'leri göreceksiniz!) dayanabilirim ve bütçem geniş" diyorsanız (Amerika'nin üçüncü en pahalı şehridir Boston) üniversite eğitimi için ideal bir yer buldunuz işte...

"Boston civarında ucuz bir okul bulmak istiyorum, kapağı bir atayım da gerisi kolay" diyen arkadaşlara bir not: Benim bulabildiğim en ucuz okul Quincy College idi...Yıllık ücreti 4-5 bin dolar seviyesinde geziniyor (aldığınız ders sayısıyla orantılı olarak yükselir bu rakam). İki yıllık bir okuldur. Gidenler arasında eğitim kalitesinden şikayet edenini duymadım henüz. İyi bir not ortalamasıyla geri kalan üniversite eğitiminizi tamamlamak üzere birçok iyi okula transfer olmayı da garantilersiniz.

Boston'da büyük ihtimalle sokakta yürürken bir sürü tanıdığa rastlayacaksınız, yabancılık çekme olayınız da minimuma inmiş olacaktır böylece

Benden de kısa kısa "tip"ler:

* Social Security Numarasi: Birçok yerde işinize yarayacağından, gelir gelmez alıp sağlam bir kredi geçmişi oluşturmaya başlamanızda fayda var. Öğrenci olarak geldiyseniz, çalışmadan da alabilirsiniz (Üniversitelere oranla kapasiteleri daha küçük olan özel dil kurslarında bu şansınız daha düşüktür, çünkü genel olarak öğrencilerin yapabileceği pek iş yoktur) Okulunuzdaki International Student Office'e gidip okulda çalışmak istediğinizi söyleyin, size Social Security Administration'a verilmek üzere, okulda çalışabileceğinizi gösteren bir mektup vereceklerdir. -Eğer ki okulda yapabileceğiniz bir iş olmadığını söyleyip size zorluk çıkarırlarsa okuldaki bookstore, kafeterya türü yerlere gidip çalışmak istediğinizi söyleyin, bu tür yerler özellikle dönem başı ve sonlarında geçici ekstra elemana ihtiyaç duyarlar, (ki bunlar da çoğunlukla öğrencilerdir) kabul edilme şansınız yüksektir. Ondan sonra gidip "ben iş buldum bile!" derseniz yazıyı alırsınız- Siz de bu mektup ve gerekli diğer belgelerle birlikte (bkz. MeZUN.COM "social security numarası nasıl alınır?") size en yakın social security ofisine giderseniz numaranızı ertesi gün öğrenebilir, kredi karti başvurusu vs. yapabilirsiniz...(Adresinize postalanacak olan kartı beklemenize gerek yok, size başvurunuzu yapınca verilmiş olan makbuz türü kağıtta bir 800'lü numara göreceksiniz, o telefonu başvurunuzdan 24 saat sonra arayıp social sec. numaranızı öğrenebilirsiniz. Kartın kendisi size iş başvurusu yapacağınız zamanlar haricinde pek lazım olmayacaktır, güvenli bir yerde saklamanızda ve numarayı ezberlemenizde fayda var.)

* Kredi Geçmişi: Bir kere social security numarasını aldıktan sonra artık kredi geçmişi oluşturmaya başlayabilirsiniz... Amerika'da daha önceden borç alıp geri ödeme yapmışlığınız yoksa kredi (ve dolayısıyla kredi kartı) alabilme şansınız oldukça düşüktür... Biraz kısır döngü gibi gözüküyor degil mi?  Başlangıçta yapabileceğiniz birkaç şey var:

Kredili Hesap: (Gelir gelmez bir bankada hesap açtırmış olduğunuz ve bu hesapta bir miktar para olduğu varsayımıyla) Bankanıza gidip öğrenciler için kredili hesapları olup olmadığını öğrenebilirsiniz (Hani şu hesabınızda para biterse otomatik devreye giren cinsten kredi). Böyle bir hesabı (Kredi limiti birkaçyüz dolarla sınırlı da olsa) açtırabilme şansınız yüksektir. Açtırdıktan sonra mümkün olduğunca o krediyi kullanıp vaktinde geri ödemeye dikkat etmeniz lazım tabii Birkaç ay sonra da bankanızdan bir kredi karti alabilirsiniz.(New England bölgesinde Fleet Bank'in böyle bir uygulaması var.)

Öğrenci Kredi Kartları: Okulunuza kredi kartı firmalarının gelip gelmediğini kontrol edebilirsiniz (kantin civarındaki boardlarda ilanları olabilir, satış elemanları okullara gelip el ilanları dağıtabilirler, vs.). Bu kartlar en kolay alabileceğiniz kartlardır, ancak faiz oranları genellikle yüksek olacaktır.

Depozitli Kredi Kartları: Bunlar genellikle bir hesaba depozit şeklinde yatıracağınız miktar kadar size limit veren kartlardır. Diğer bir deyişle, siz kredi kartı firmasi veya banka nezdinde bir hesap açıp bir miktar para yatırırsınız, onlar da size aynı miktarda limiti olan bir kart gönderirler. Burada bir yerde kendi paranızı harcıyor olacağınızdan, ilk iki seçenek işlemediği takdirde düşünmek isteyebilirsiniz Hangi seçeneği uygularsanız uygulayın, dikkat etmeniz gereken şey kredinizi kullanmanız ve vaktinde en azından minimum ödemeyi yapıyor olmanızdır. Kredinin tamamını ödemeniz tabii ki iyidir ama, öncelikli değildir...

* Ehliyet: Burada sizlerle paylaşmak istediğim iki nokta var: Birincisi, ehliyet almak için social security numarasına ihtiyacınız olmadığı (iki yılda en az otuz kişiden duyduğum bir mittir). Eğer social sec. numaranız yoksa ve ehliyet almak istiyorsanız, social security ofislerinden birine gidip "ehliyet almak üzere bir Denial Letter'a ihtiyacınız olduğunuzu söyleyin. Size "Bu kişi social security numarası alamaz" türünde bir mektup vereceklerdir. Bu mektup ve diğer istenen evraklarla birlikte RMV'ye (Registry of Motor Vehicles - DMV de denir) giderseniz ehliyet sınavına girmeye hak kazanırsınız. Ki bu da tam ikinci noktamız oluyor: Massachusetts'ta (başka eyaletlerde de olduğunu duymuştum) isterseniz yazılı sınavı Türkçe alabilirsiniz. İngilizce sınavı bilgisayardan alırken (bu her seferinde soruların değişmesi anlamına gelir), Türkçe sınav burada birkaç yıldır aynı testin fotokopiyle çoğaltılmasından ibarettir. Eğer sizinle birlikte ehliyet almak isteyen bir arkadaşınız varsa ikinizden birinin sınava daha önce girmesi suretiyle nurtopu gibi bir cevap anahtarınız olacaktır Bizdeki anahtardan bizden sonra herhalde bir on kişi falan sebeplenmişti....

Benden bu seferlik bu kadar. Umarım bu bilgiler biraz da olsa işinize yarar.

Hepinize iyi şanslar diliyorum "Fırsatlar Diyarından"!! ;-)